Wednesday, December 26, 2007

ISPANAKLI KİŞ

Malzemeler

Hamuru için;
2 çay bardağı yoğurt
¾ çay bardağı sıvı yağ
8 tepeleme yemek kaşığı un
1 paket kabartma tozu

Üzeri için;
½ kg ıspanak
1 kuru soğan
Tuz, karabiber
1,5 çay bardağı süt
2 yumurta
Kaşar

Hamur malzemelerini karıştırın ve iyice yoğurun. (Önceleri çok sıvıymış gibi oluyor ama yoğurdukça hamur toparlanıyor. Kaşık büyüklükleri değiştiği için un miktarını kendinize göre +,- 1 kaşık gibi düşünebilirsiniz. Yumuşak bir hamur olmalı.) Yoğurduğunuz hamuru yağlanmış borcama kenarlarını kaldırarak yayın.

Ispanakları küçük küçük kıyılmış soğanla kavurun. Tuz, karabiber ekleyin. Ilıdıktan sonra hamurun üzerine yayın ve bir gece buzdolabında bekletin.

Ertesi gün, 1,5 çay bardağı süt ile 2 yumurtayı çırpıp, ıspanakların üzerine dökün. (1 yumurta ile de oluyor. Ben yumurta sevmediğim için ne kadar az olursa o kadar iyi deyip, 1 yumurta ile yaptım.)

180 derecede ısıtılmış fırında hamurun kenarları pembeleşinceye kadar pişirin. Hamur pembeleşince fırından çıkarıp üzerine ince dilimlenmiş kaşarları koyun ve kaşarlar eriyene kadar tekrar fırınlayın.
NOT: Ispanak pişireceğim zaman ıspanağın fazlasını kıyılmış soğanla karıştırıp, buzluğa koyuyorum. Soğanla dondurduğunuz ıspanağı kavurmanıza gerek kalmıyor. 1-2 saat önce buzluktan çıkarıp, kullanabiliyorsunuz. Ben bu tarifte öyle yaptım. Tarifin en zaman alıcı kısmı ıspanakları yıkamak zaten. Onu da önceden hazırlamış olunca çok pratik oluyor.

Wednesday, December 19, 2007

EN TATLI HEDİYELER ETKİNLİĞİ – TRUFF

Belki blogumu okurken yan tarafta görmüşsünüzdür. “Bu da benim” yazıyor hani. Onun altında da ahşap boyamalarımı yayımladığım ve pek güncellemediğim blogumun adresi var. O pek ziyaret edilmediği için sanırım güncellemek konusunda yeterince motive olamıyorum. (Ona da biraz daha ilgi lütfen.) Bu kadar reklam ve acındırma yeter sanırım gelelim konuya.:)
İşte bu diğer blogumu ziyaret ettiyseniz biliyorsunuzdur geçen yıl ahşap boyama kursuna gitmiştim. Bu yıl da devam ediyor kurs ama ben sürekli gitmiyorum, öyle arada sırada uğruyorum evdeki ihtiyaçlara göre. Ne de olsa artık sertifikalı bir öğrenciyim. :)

Bu kırmızı kutuyu iş yerinden bir arkadaşım için iki hafta önce kursta boyamaya başladım. Bayrama daha çok var diye diye de dün akşama kadar elimi sürmedim. Elim ayağıma dolaştı dolayısıyla ama olsun sonuca değdi bence. Akşam önce truffları hazırladım sonra da kutuyu tamamladım. Sabah da truffları kutuya yerleştirme, süsleme işlerini ve fotoğraf çekimini yaptım. Bu şimdiye kadar blogumdaki en taze yayınım.

Bu hediye tam da Burçin’in etkinliğine denk geldi. Bir taşla iki kuş. Etkinliğe katılacak diğer tarifler için sabırsızlanıyorum, eminim çok hoş şeyler çıkacak ortaya. Burçin’in fil kurabiyelerine ve logosuna (Bengi’nin ellerine sağlık) bayıldığımı da söylemeden edemeyeceğim.

Herkese iyi bayramlar ve iyi tatiller diliyorum.


Malzemeler (Yaklaşık 50 tane truff için)

1 kutu krema
2 paket sütlü çikolata (80 grlık)
2 paket bitter çikolata (80 grlık)
1,5 paket kakaolu kek (Hazır baton keklerden, ben Eti Pankek kullandım)

Kremayı kaynatın. Çikolataları kırıp, içine atın ve karıştırarak eritin. Kekleri elinizle ufalayıp, çikolata karışımına ekleyin ve iyice karıştırın. Karışımı bir gün dolapta bekletin. Ertesi gün ceviz büyüklüğünde parçaları elinizle yuvarlayıp, Hindistan cevizi, toz fıstık, fındık, v.s.ye bulayıp, çikolata kağıtlarına yerleştirin.

Monday, December 17, 2007

MUTLU YILLAR

Bugün en tatlı acıbadem kurabiyesinin doğumgünü. Mutlu, sağlıklı ve birlikte yıllar canım.

Thursday, December 13, 2007

MİM-BLOGUN HAYATIMIZDAKİ YERİ

Sevgili Bengi yeni sayfasından beni mimlemiş. Hemen cevap veriyor ve ben de Dilek ve Deniz’i mimliyorum.

1. Blogda yazmaya ilk defa nasıl başladım?
Aslında ben blogların varlığını bile biraz geç öğrendim. Evlendikten sonra yemek yapmam gerekince fark ettim blog dünyasını. Baktım değişik şeyleri denemeyi, yemek yapmayı ve yemeği seviyorum, ben de yaptıklarımı paylaşmak istedim.

2. Blog yazılarımın konusu belli bir çizgide olması için çaba gösteriyor muyum? Yoksa içimden geldiği gibi mi yazıyorum?
Özel bir çaba göstermiyorum aslında. Genellikle yaptığım yemekleri yazıyorum ama bazen de yaşadıklarımı paylaşıyorum.

3. Blogda yazmak için gün içinde bazı şeylerden feragat ediyor muyum?
Blogumu genellikle iş yerinde vakit bulduğumda güncelliyorum, dolayısıyla feragat etmiyorum.

4. Blogda yazmak benim için eğlenceli bir uğraşken şimdi artan bekleyiş yüzünden zorunlu bir hal almaya başladı mı?
Hayır, bilakis daha çok motive oluyorum. Yazmak için yeni şeyler denemek istiyorum.

5. Blogda yazmayı daha ne kadar sürdüreceğim?
Bilmem, şimdilik gayet mutluyum. Yazmak keyif vermeyip, vazifeye döndüğünde bırakacağım.

TON BALIKLI MAKARNA


Bugün güne çok kötü başladım. Sabah evden çıktım ve arabaya doğru yürürken kolyem koptu. Dün akşam bugün o kolyeyi takmak için dizmiştim ve çok sevmiştim. Sabah hevesle taktım ve koptu. Bütün boncuklar park yerine dağıldı. Neyse dedim sağlık olsun yine yaparım. Sonra iş yerine geldim, arabayı park ederken sürttüm sağ tarafta saksı varmış hiç görmedim :(
Kötü başladığım sabah blogger ın tekrar açıldığını görmemle düzeldi birazcık. Dün akşam üzeri işlerimi bitirince bloga yeni bir şeyler eklemek için girmiştim. Daha doğrusu girememiştim, çünkü filtre koymuşlardı. Facebook’un başına gelenler blogger a da oldu diye düşünüp, umudu kesmiştim. Evden de güncelleyebilirim siteyi ama eve gittiğimde artık bilgisayara bakmak istemiyorum, zaten bütün gün ekran karşısındayım. Neyse şimdilik sorun yok, umarım tekrar olmaz :)

Nolur nolmaz ben tarifi vereyim biran önce

Malzemeler

½ paket makarna (ben fiyonk kullandım)
1 kuru soğan
1 kırmızı biber
2 yeşil çarliston biber
1 domates (ben yazın annemin hazırladığı konserve domates püresinden kullandım)
Zeytinyağı
1 kutu ton balığı (orta boy, üçlü paketlerde değil de onlardan biraz daha büyük ikili paketlerde olandan 1 tanesi)
½ kutu krema (100ml)
Tuz, karabiber, kırmızıbiber, kekik

Makarnayı haşlayın. Soğanları ve biberleri doğrayıp zeytinyağında kavurun. Domatesi rendeleyip veya rondodan geçirip ekleyin. 2-3 dakika pişirin. Ton balığını ekleyin. Tuz, karabiber, kırmızıbiber ve kekik ekleyip, 2-3 dakika daha pişirin. Kremayı ekleyin. Kaynayınca ocaktan alın. Haşladığınız makarnaya sosu karıştırın. Fesleğenle süsleyip, servis yapın.

Monday, December 10, 2007

VİŞNELİ MUFFİN

Bu muffinleri ilk kez geçen hafta denemiştim ama fotoğrafını çekmeye fırsat bulamadan tükendiler. Pazar günü ne yapsam diye evde dolanırken Ufuk bu keklerden tekrar yapmamı istedi. Benim de işime geldi. Hem kolay bir tarif hem de blogda yayımlamamıştım.

Pazar kekler pişene kadar hava kararınca, fotoğraflama işini sabaha bıraktım. Genelde yemekleri akşam yaptığım için fotoğrafları gün ışığında çekemiyorum ve çok iyi olmuyorlar bence. Bu tip kek, poğaça tarzı şeylerin fotoğraflama işini sabaha bırakıyorum ama bu sefer şansıma sabah da hava kapalıydı. Neyse yine de akşamdan iyi oldu.

Tarif Sinangil kekunun üzerindeki sade kek tarifi. Ben bu tarife vişne ekledim ve muffin kalıbında yaptım. Farklı şeyler eklenerek değişik tatlar yakalanabilir.

Malzemeler (16 muffin)

2,5-3 su bardağı sinangil kekun
3 yumurta
1,5 su bardağı şeker (ben çok tatlı sevmediğim için birazcık şekeri azalttım)
2 yemek kaşığı margarin
1/2 su bardağı sıvı yağ
3/4 su bardağı süt
1 paket vanilya

Yumurta ve şekeri iyice çırpın. Sıvıyağ, süt ve margarini ekleyip biraz daha çırpın. Vanilya ve unu ekleyip, malzemeler karışıncaya kadar çırpın. Son olarak vişneleri ekleyip, tahta bir kaşıkla karıştırın. Yağladığınız veya kağıt kaplar yerleştirdiğiniz muffin kalıbınıza 3/4 'ünü dolduracak şekilde harcı paylaştırın. 170 derecede önceden ısıtılmış fırında pişirin. Kürdan testi ile kontrol edip fırından çıkarın.

İyi haftalar...

Thursday, December 6, 2007

MAYALI POĞAÇA - 2


Daha önce yaptığım ve burdan tarifine ulaşabileceğiniz mayalı poğaçalardan yine yaptım.
Bu seferkilerin tek farkı hamuru açıp, içine yağ sürmemem. Yağ miktarını bir kahve fincanından 3/4 su bardağına çıkardım, daha pratik oldu. Bir de bu sefer üzerine çörekotu serptim.

Sabahları kahvaltı için çok pratik oluyor. Kahvaltıyı genelde iş yerinde yapıyorum. Evde kahvaltı yapsam asla yetişemem zaten. Hazırlanma konusunda elimin pek çabuk olduğu söylenemez.:)

Monday, December 3, 2007

PROFİTEROL


Cumartesi akşamı Sıdıka Teyzelere hamsili pilav yemeye davetliydik.

(Daha önce bize geldiklerinde de Sıdıka Teyze hamsili pilav yapmıştı, tarife buradan ulaşabilirsiniz. )
Giderken Dilek'in profiterolünden yapıp götürdüm. Dilek profiterol yaparken bir çok kez yanında bulundum ama ilk kez kendim denedim. O kadar izlememe rağmen tutmayacak diye strese girdim ama herşey yolunda gitti. Tarife buradan ulaşabilirsiniz.

Ben dolgu kreması olarak milföy tatlısının içinde kullandığım kremayı kullandım. Zaten Dilek'inki de hemen hemen aynısı. Çikolatalı sos olarak da hazır sos kullandım.

Profiterol hamurlarını hazırlarken tarifi aynen uyguladım. Yumurtaları koyduktan sonra önce hamur cıvık gibi geldi ve endişelenmeye başladım ama iyice çırpınca kıvamına geldi. Tepsiye dizerken de bir miktar stres yaşadım. Ben kaşıkla hamurları tepsiye koyarken sonlara doğru ilk koyduklarım iyice yayılmaya başladılar. Kabarmayacaklarına emin gibiydim ama kabardılar.

Tarifi gönül rahatlığıyla deneyebilirsiniz, memnun kalacağınıza eminim.